Konuşmaları sırada Haluk’un gözü duvardaki resme takılır. “Büyük bir çerçevenin içinden annem bana gülümsüyordu.” Acı gerçeği hemen anlar; Annesi ve General’in birkaç yıl önce ölen eşi aynı kişi. Piyer de kardeşi. Kulaklarında babasının vasiyeti yankılanıp duruyor. Yaşlı adamı boğarak öldürür. Filmdeki herkes sanki Haluk’a yardım etmekle görevli. Bu kez Nüvit imdada yetişir. Kaçmak isteyen esirlere yardım eden birini tanıyormuş. O’nun aracılığı ile delikanlıyı İstanbul’a ulaştırır. ‘Yardım’ı bu kadarla kalmaz. Cinayeti de üstlenir! Kurşuna dizilme sahnesi 2 dakika sürüyor. ‘Funeral in Berlin’deki (1966) (Konrad Elfers) ‘Fate of Two Pawns’. 15 yıl sonra Piyer, ‘ödeşmek için’ Nüvit’in kurukafasını ve son mektubunu Haluk’a getirir. Sevdiği kadının öldüğünü ve Ümran’ın kızı olduğunu öğrenen kahramanımız için ‘kendi vücudunu ortadan kaldırmak’tan başka yapacak bir şey kalmıyor.